Aralık 2013 tarihli, Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HİASD ) geleneksel aylık toplantı ve konferansının konusu “Çocuklarımızı Grip ve Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarından Nasıl Koruyalım, Nasıl Tedavi Edelim?”, değerli konuşmacımız ise Dokuz Eylül Üniversitesi, Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve eski Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan ÖZKAN idi.
Her ay olduğu gibi bu ay da konuşmacı konuğumuz ve konusunu günün gündemine uygun seçmeye çalışıyoruz. Malum, okullar açıldı, birlikte zaman geçirdiğimiz süre uzadı (okullar, eğitimler, otobüsler, servisler vs). Bu arada sıklıkla değişen hava durumu, sıcak-soğuk farkı vs biz ve çocuklarımızın daha sık hastalanmasına neden oluyor. Çocuklarımızın hastalıkları bizleri daha çok kaygılandırıyor, daha çok üzülmemize, çaresizlik hissetmemize, acaba bir şeyleri atlıyor muyum, geç kalıyor muyum duygularını yaşamamıza neden oluyor. Bu duygu ve düşünceler ile daha sık acil servis ve hastane polikliniklerine gidiyor, belki gereksiz yere oraları meşgul ediyoruz.
İşte, bugün bu toplantımızda amacımız değerli hocamızdan, çocuklarımızda grip ve üst solunum yolu enfeksiyonların belirtileri nelerdir, nasıl korunalım, nasıl tedavi edelim, grip aşısının yeri nedir gibi sorularımızın cevaplarını almayı amaçladık.
Hocamız, kısa açılış konuşmasından sonra üst solunum yolu ve gripal enfeksiyon tanımları arasındaki nüansı bizlere anlattı ve sırası ile hem aşağıda saydığımız noktaları açıkladı hem de gelen soruların cevabını verdi.
Bu hastalıklar bu mevsimlerde çok sık rastlanıyor ve de özellikle yılda 1-2 defa pik yapabiliyor (acil servis ve polikliniklere başvuran hasta sayısı aniden ve ciddi sayıda artıyor),
Bu hastalıklar virüs tarzı mikroplar ile oluşturulduğu için tedavilerinde bilinçsiz antibiyotik kullanımı hem çocuğumuz hem de hastalıkların tedavisinde kullandığımız antibiyotiklere karşı direnç gelişmesine, tedavi edici özelliğinin kaybolmasına neden oluyor, yani zararlı
Hastalık genellikle ağız, burun akıntısı, nezle hali, kırgınlık, baş ağrısı gibi belirtilerle kendisini gösteriyor,
Hastalarda ateş olabiliyor, daha kötüsü bu hastalık özelikle 2 yaş altı bebeklerde zatürree (pnömoni) tablosuna dönebiliyor ki bu daha ağır bir hastalık,
Hastalık etkeni virüsler çok bulaşıcı, genellikle ağız ve burundan solunum yolu, damlacık etkisi ile (hapşırırken ağzımızı, kapatmamamız vs) bulaşıyor. Mikrop dış ortamda (mesela oyun bahçelerinde, salıncakta vs.) 24 saatte kadar yaşayabiliyor, çocuğun oraya elini sürmesi ile eline, elini ağzına götürmesi ile de kendisine bulaşabiliyor,
Mikroplardan korunmak için kalabalık yerlerde mümkün olduğunca az kalmak, hapşırırken elimizin/avucumuzun içine/tersine değil de dirsek bölgemize doğru hapşırmak önerilen yöntem. Çünkü elimize doğru hapşırırsak mikrop elimize, oradan da tokalaşınca veya bir çocuğu sevince ona bulaşabilmektedir,
Ellerimizi sabunlu su ile belirli aralıklarla yıkamakla çok etkin derecede mikrop öldürücü etki gösteriyor ayrıca piyasada satılan değişik isim ve markada ve dezenfektan olduğu iddia edilen maddeleri tek başına veya ilaveten kullanmaya, çok özel durumlar dışında gerek yok,
Her hastada boğaz kültürü yaptırmak gereksiz. Buna ancak hekimiz karar vermeli,
Antibiyotik kullanımı tedavide çoğu hastada gereksiz. Kullanıp, kullanmamaya hekimimiz karar vermeli. Bol sulu/sıvı gıda (su, çorba, hoşaf, meyve suyu vs.) ve yatak istirahatı en önemli tedavi yöntemleri. Alacağımız extra vitaminlerin hastalığımızı daha çabuk geçirdiği iddiası ise tartışmalı,
Piyasada mucize ilaç, içen çocuklar/büyükler hastalıklardan korunuyor şeklinde reklamı yapılan ilaçlar var. Tıpta tedavide mucize yok, bunun yerine zamanında yeterince uyumak, dengeli beslenmek, sigara/alkol almamak (erişkinler için) hastalıklardan korunmamızı ve/veya hastalanınca daha çabuk iyileşmemizi sağlıyor. Mesela çinko (Zn) içmek sık sık önerilen ve hastalıklardan koruduğu iddia edilen bir element. Eğer biz bunu günlük beslenmemiz ile yeterince alıyorsak, hap olarak tekrar içmemize gerek yok, çünkü fazladan alınan bu tür maddeler bakır/demir gibi diğer maddelerin emilimini engelliyor ve onların eksikliğine enden oluyor,
Grip aşısı olunması dünyada ki tüm dernekler tarafından önerilmekte ama çocuğumuzun kronik hastalıkları (kalp, akciğer, böbrek, şeker hastalığı vs yoksa tekrar düşünülmeli ve hastanın hekimi ile birlikte karar verilmelidir,
Grip, nezle vs nedeni olan mikroplar sürekli tip ve şekil değiştirmektedirler. Her sene üretilen aşı “Dünya Sağlık Örgütü’nce, bir önce salgın yapan mikroplara karşı hazırlanmaktadır. Mesela bugünlerde yani 2013 yılında yaptırdığımız aşılar 2012 yılında salgın yapan mikropların tipine göre hazırlanmaktadır. Bu nedenle bu sene aşı olan çocuklarımızın bir kısmı yine nezle/grip olabileceklerdir, aklımızda bulunsun,
Hastalanan, ateşlenen çocuğumuzu okula/yuvaya/kreşe göndermemek uygundur. Burada esas amaç yuva/kreş/okulda ki diğer çocuklara mikrop bulaştırmaktan ziyade (çünkü çocuğumuzda hastalık belirtileri ortaya çıkmadan 2 gün önce mikrop bulaştırmaya başlamıştır), hasta çocuğumuzun evinde, kendi ortamda, anne babasının şefkati altında dinlenmesinin sağlanmasıdır.
Ateşi olan çocuklarımızda “asetil salisilik asit” (asprin, coraspin, ataspin vs.) kullanımı kesinlikle yasaktır çünkü Reye Sendromu isimli ağır hastalığa neden olabilmektedir. Onun yerine “parasetamol” içeren ilaçlar, doktorunun tavsiyesi sonrası verilebilir.
Değerli konuşmacımız Prof. Dr. Hasan ÖZKAN hocamızın 22 Ekim 2013 Salı, 18:00 – 19:00 saatleri arasında, İzmir Sanat, Kültürpark’ta, “Herkes İçin Acil Sağlık Derneği” adına yapmış olduğu sunum, soru-cevap kısmı ile tamamladı. Takiben, derneğimiz Genel Sekreteri, Dokuz Eylül Üniversitesi, uygulama ve Araştırma Hastanesi, Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Gürkan ERSOY tarafından geleneksel dernek teşekkür plaketi verildi ve kendilerine verdikleri destek için teşekkür edildi. Nice hastalıksız, sağlıklı günlerde buluşabilmek ümidi ile toplu hatıra fotoğrafı çekildi ve toplantı sonlandırıldı.