Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HİASD) Genel Sekreteri Doç. Dr. Gürkan Ersoy, bir ay süreyle Amerika Birleşik Devletleri’nde kaldı. Herkes İçin Acil Sağlık Derneği’nin Ağustos ayı toplantısının konuk konuşmacısı olan Doç. Dr. Gürkan Ersoy, Amerika izlenimlerini, acil tıp ve afet tıbbı eğitiminde edindiği tecrübeleri ve son bilgileri izleyenlerle paylaştı.
Amerika’ya gidiş amacını, “Afet tıbbı ve acil tıpta yenilikler konusunda bilgi görgü ve becerisini arttırmak, çevre edinmek, yabancı dilini geliştirmek ve ülkeyi turistik amaçlı gezmek/görmek” diye özetleyen Doç. Dr. Gürkan Ersoy, sunumunda şunları anlattı:
“Gidişim Yüksek Öğrenim Kurumu’nun üniversite öğretim üyelerine verdiği izin ve karşılıksız burs sayesinde oldu. Kurum ilgi duyan öğretim üyelerine Amerika için aylık 2400 Dolar veriyor, uçak parası ve kişinin sağlık sigortasını karşılıyor. 7 Mayıs 2014 günü Amerika’ya uçtum, 6 Haziran 2014 Pazartesi günü, yani tam bir ay sonra İzmir’e, yuvama geri döndüm.
Bilgi görgü ve becerimi arttırmak için gittiğim yer Massachusetts Eyaletinde Worcester şehri, Üniversitenin adı: University of Massachusetts, Medical School, Department of Emergency Medicine (UMass Memorial Medical Center), afet merkezin adı ise “Center of Excellence for Emergency Preparedness Education & Training’di (CEEPET). “
Konuşmasının ilk bölümünde yaşadığı şehir ve ülkede gördüğüm ilginç anları paylaşan Doç. Dr. Gürkan Ersoy, şunları söyledi:
“Ev kiraları çok pahalı. Ben evin odasını kullanıyordum ve aylık 800 Dolar kira verdim. Tek avantajım, ev hastaneye yürüme mesafesindeydi. Şehirde toplu taşıma yok. Bu nedenle herkesin arabası var. Ülkede uzman doktor maaşı yıllık 250 bin Dolar, satılık bir ev 600 bin Dolar civarında. Yollarda yayalara mutlak öncelik tanınıyor. Bu federal yasa. Arabalar yaya geçidine 50 metre kala duruyor ve yayaya mutlak geçiş hakkı veriyor. Şehirlerde kalabalıklar, yollarda korna sesi yok. Çünkü insanlar yer altında, metro ile seyahat ediyorlar. İnsanların rahat ve huzurlular.”
Günlerini afet merkezi ve acil servisteki yoğun eğitimlere katılarak, ambulanslar ile vakalara çıkarak, boş zamanlarımda kütüphanede çalışarak ve hafta sonları da çevre illeri gezerek geçirdiğini söyleyen Doç. Dr. Gürkan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çalıştığım acil tıp anabilim dalında her iş için bir pozisyon var, her insan bir iş yapıyor. Bizde ise farklı, biz aynı anda birçok iş yapıyor ve sorumlusu oluyoruz. Mesela eğitim için ayrı, araştırma için ayrı, bürokrasi için ayrı pozisyonlar var. Çalışmakta olduğum anabilim dalında tek, orada ise dört sekreter var. Gezdiğim acil servislerin çok doluydu, kapıda refakatçiler yoktu.
Acil servis kapısında vale servisi var. Kişi araba ile hastasını getirdiğinde anahtarı orada bulunan gence teslim ediyor, arabası otoparka çekiliyor ve acilden ayrılırken yine aynı şekilde acil servis önüne getiriliyor. Acil servisin hemen yanında, günde birkaç defa havalanan helikopter sistemi mevcut.
Hasta yatışları hızlı ama aciller çok kalabalık ve her hastanın yanında mutlaka refakatçisi var. Hastalar muayene olabilmek için acil servis dışında saatlerce bekleyebiliyor.
Amerika’daki acil servisteki doktor hizmetleri bizden farklı veriliyor. Mesela bizde hastanelerin kadrolu hekimleri var. Her hekim kendi hastanesinin acil servisinde çalışırken Amerika’da doktor grupları var. Gruplar o şehirde bulunan hastaneler ile anlaşma yaparak o hastanenin acil servis hizmetini yerine getiriyor.
Afet tıbbı konusunda birçok ve de etkileyici birkaç eğitime katıldım. Bunlardan birincisi Boston’da Beth Daconnes Medical Center’da, tam gün süren ve New England Society of Disaster Medicine Derneği tarafından düzenlenen, içinde masa başı afet tatbikatının da olduğu etkileyici bir eğitim idi.
Diğer etkileyici bir eğitim, yine bir otelin toplantı salonunda, ortalama 300 kişinin katıldığı ve Amerika da yaşanan Katrina kasırgası, Irene kasırgası, Sandy kasırgası, Smithville Hortumu gibi büyük afetlerde bizzat çalışan insanların tecrübe ve duygularını anlattıkları toplantıya katıldım.
Diğer bir eğitim nükleer biyolojik kimyasal silahlar ile mücadele konusunda yine tam gün süren bir eğitim idi. Hem eğitim içeriği hem de kullanılan özel kıyafetlerin bizzat tüm kursiyerler tarafından giyilmesi tatbikatı heyecan vericiydi.”
Kaldığım bir ay içinde yaşadığım ana sorun ve duyguları, “Parasinın kısıtlı olması, yemek konusunda çok ciddi sıkıntı çekmesi, yalnızlık duygusu” olarak tanımlayan Doç. Dr. Gürkan Ersoy, şunları anlattı:
“Türkiye’de belirli yerim, pozisyonum varken orada bir yerim ve pozisyonum yoktu. , Burada ne işim var diye sorguladım. Türkçe konuşan kimse yoktu. İngilizcem iyi olmasına rağmen şive farklılığı nedeniyle kişileri anlamakta zorlandım. İzmir’deki mevcut hayatımın, konforumun yüzde 10’u na değişmem, Sevdiklerimi, her şeyi çok özledim”.
Çalıştığı University of Massachusetts, Medical School Hastanesi afet sorumlusu ile yaptığım uzun görüşmede hastanenin afet hazırlıkları hakkında ayrıntılı bilgiler alan Doç. Gürkan Ersoy, şu gözlemleri paylaştı:
“Hastanenin afet planı hazırlanmış ve kitap haline getirilmiş. Hastane kriz merkezi başhekimlik toplantı salonunda yapılandırılmış. Salonda kriz dolabı içinde hastane afet planı ile ilgili her türlü belge klasörler halinde hazır durumda. Bu dolap tekerlekli, gerektiğinde başka odalara da taşınabiliyor. Afetlerde giyilecek yeleklerde bu dolapta hazır tutuluyor. Kriz merkezinde: telefon, telsiz, internet gibi her türlü iletişim aracı hazır durumda. Hastanenin çeşitli yerlerindeki kameralar sayesinde hastane içi görüntüler, ihtiyaç olduğunda kriz merkezine aktarılıyor. Afetler konusunda kendilerinin de itirafı, hazırlıklı olmalarına rağmen afet gerçekleştiğinde çok da başarılı olmadıkları yönünde. Gerçek hayatta yaşadığımız örnekler de aslında bu itiraflarının gerçek olduğunu ortaya koyuyor.”
Doç. Dr. Gürkan Ersoy, sunumunun sonunda Amerika yolculuğuyla ilgili olarak aklında kalan ana noktaları şöyle özetledi:
“Hepimiz ve başta gençler olmak üzere mutlaka yurtdışı tecrübesi yaşamalıyız, Hastane afet planlarımızı hemen yapmalıyız, ama basit, anlaşılabilir ve de uygulanabilir şekilde. Burada insanlar barış ve huzur içinde yaşıyorlar. Afet planları basit ve sade. Acil servislerimizin onlardan hiç bir eksiği yok. Tek üstünlüklerinin çok iyi kayıt sistemleri var çünkü aksi takdirde kurumlardan paralarını alamıyorlar. İnsan ve el emeği çok kıymetli. İnsanlar sabırlı ve çok kibar. Hatta ben onların yanında kaba bile kaldım.”
Ailemin ve çevremin desteği, sabrım, kararlılığım, azmim, yabancı ülkede iki ders anlatmam, ülkemizi ve derneğimizi yurt dışında en iyi şekilde temsil etmem ve oradan aldığım başarı belgesi beni çok mutlu ve motive etti.
Bu yolculuğum sırasında beni en çok etkileyen şey beraber çalışmakta olduğum acil servis ve afet merkezi hekimlerine yaptığım iki İngilizce sunumdu. Çünkü yabancı bir ülkede, o ülkenin insanlarının diliyle, onlara tıbbi konuda sunum yapmanın son derece güç ama bir akademiysen için inanılmaz keyif verici idi. Bence bu bir akademisyenin çıkabileceği en üst noktalardan birisidir.”
Konuşmasının sonunda afetlerin olmaya devam edeceği, daha çok insanın öeceğini daha çok yaralı olacağını, afetler konusunda dünyanın başarısız oluğunu söyleyen Doç. Dr. Gürkan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Afetle mücadele, aynı kalp masajı yapılan insana benziyor. Kalp masajı yapılan insanların yüzde 5-10’u hayatta kalıyor. Ne yaparsak yapalım, bu oran arttırılamıyor. Afet konusu da böyle. Ne kadar hazırlanırsak hazırlanalım, afet gelince yıkımını yapıyor. Hazırlıklı olmamız tabii ki sağ kalımı arttırırken yaralanmaları azaltıyor ama arzu ettiğimiz kadar değil. Yani o ortamda kaotik anlar yaşanıyor, bu engellenemiyor. Hayal ve arzu ettiğimiz şekilde her şey çok düzgün gitmiyor. Bu olayın, yani afet olayının, doğasında var. Ama yılgınlığa yer yok, biz bireysel olarak, Herkes İçin Acil Sağlık Derneği olarak afetlere hazırlık ve afetlerle mücadele konusunda hazırlık ve çalışmalarımıza aynen devam ediyoruz, edeceğiz de.”
Herkes İçin Acil Sağlık Derneği olarak 26-29 Kasım 2015 tarihinde, İstanbul’da düzenleyecekleri Uluslararası Afet ve Acil Tıp ve Kongresi’ni herkesin ajandasına not etmesini, şimdiden takvimlerine işaretlemesini öneren Doç. Dr. Gürkan Ersoy, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Benim için maddi, manevi zor geçen bir ay idi. Ama bunun yanında gitmeden önce ortaya koyduğum tüm hedeflerime yüzde 99 oranında ulaşabilmek, süreci başarı ile tamamlamak beni çok ama çok mutlu ve motive etti. Bu nedenlerle başta aileme, eşime, kızıma, anneme, ağabeylerime, üniversiteme, bölümüme, dekanlığıma, rektörlüğüme, Yüksek Öğrenim Kurumuna, devletimize, derneğimize, benim burada izlenimlerimi paylaşma şansı tanıyan başta Dernek Başkanımız Dr. Ülkümen Rodoplu ve değerli yönetim kurulu üyelerimize, bu merkezi bana bulan Doç. Dr. Mehmet Eryılmaz’a, bana büyük desteği olan Prof. Dr. Selim Suner’e, çalıştığım merkezde her an bana yardımcı olarak hayatımı kolaylaştıran Sn. Beril Kılıçaslan Hendekli’ye ve tabii ki bu sıcak İzmir gününde işini gücünü bırakarak derneğimizin bu faaliyetine katılıp beni ve bizi dinlemeye gelen siz çok değerli katılımcılara teşekkür ederim.”
Not : Doç. Dr. Gürkan Ersoy’un Amerika’ya gidiş amacını, gidişine kimin izin verip ve finanse ettiğini, acil tıp ve afet tıbbı konusunda edindiği son bilgileri paylaştığı konuşmasına bağlantı tıklanarak ulaşılabilir.