HİASD Başkanı Dr.Ülkümen Rodoplu, 16 Ağustos 2017 Çarşamba günü Yalova Belediyesi tarafından düzenlenen Marmara Depremi’nin 18 Yıl anma programına davet edildi.
“Deprem Korunma ve İlkyardım” konusunda uygulamalı konferans veren Dr. Ülkümen Rodoplu, başta Belediye Başkanı Vefa Salman olmak üzere, Belediye Kültür ve Sanat Dairesi yetkilileri tarafından sıcak bir şekilde karşılandı.
Yalova Vali Yardımcısı, MAG Yalova Başkanı, AFAD İl Temsilcisi, Belediye İtfaiye Daire Başkanı, Belediye Çalışanları, Yalovalılar ve Basın temsilcilerinin geniş katılımıyla gerçekleşen konferansın açılış konuşmasını Başkan Vefa Salman yaptı.
Başkan Vefa Salman 18 yıl önce Yalova’da yaşanan deprem sırasında büyük acılar yaşandığını anlattı ve kendisinin de o yıllarda bir yerel gazete sahibi olduğunu anımsattı. Bugün de başta Yalova olmak üzere birçok kentimizde yeterli sayıda ve genişlikte deprem sonrası toplanma alanları olmadığını söyleyen Salman, “Ben, o yıllarda da, şimdi de dört kattan yüksek bina yapılmasına karşı çıktım ve sözümün arkasındayım” dedi.
Daha sonra kürsüye davet edilen Dr.Ülkümen Rodoplu, 18 yıl önce İzmir’den gönüllü arkadaşları ile Yalova’ya yardıma koştuğunu ve acil yardım konusunda çalıştıklarını söyledi. Daha sonra da Gölcük’te Gözlemen Tepe Çadırkentinde yine gönüllülerle birlikte sağlık hizmeti sunduklarını anlatan Rodoplu yaşadığı bir olayı aktardı:
NAZLI ENKAZ ALTINDA
“Nazlı, Yalova’da Cumhuriyet Apartmanı’nın dördüncü katında yaşıyordu. Bundan tam 18 yıl önce, 17 Ağustos’un ilk saatlerinde, 3 ’ü birkaç dakika geçe, büyük bir patlama ile tüm dünyası karardı. Dinamit atıldı sandı. Bina üstüne yıkılmıştı. Sol bacağını oynatamıyordu. İlk dakikalarda yan odadan annesinin sesini duyabiliyordu. Korkmayın sakın, dua edin diyordu annesi. Nazlı, dua ediyordu ama sesini yükseltemiyordu. Başını biraz çevirse, ağzına, burnuna toz toprak giriyor ve zor nefes alıp veriyordu. Bu nedenle olduğu yerde, hiç kıpırdamadan yattı. Dua etti. Dua etti.
Önce annesinin sesi kesildi. Sonra ablasının, kardeşi Tuna’nın.
Tek başına öylece kaldı.
Zonguldak’lı maden işçileri tam iki gün sonra Nazlı’yı bulunca, gözüne gelen ışık sayesinde hayatta olduğunu anladı.
“Nazlı, korkma. Seni buradan çıkartacağız. Ancak, bu, biraz zaman alacak. Sol bacağın üzerinde büyük bir beton kolon var. Bunu kaldıracaklar. Ben de bu arada sana serum takmak zorundayım. Bu serum sayesinde kurtulacaksın. Böbreklerin sağlam kalması için bu serumu takmak zorundayım.”
Nazlı’nın bacağını kesmek zorundaydık. Yoksa ölecekti. Kesersek, Nazlı kurtulabilirdi. Ancak, Zonguldak’tan gelen işçiler, “Asla, doktor bey, asla. Buna izin veremeyiz. O’nu biz bulduk. Kurtardık. Şimdi, üzerindeki betonu da kırdık mı, Nazlı’yı size tam, bütün veririz. Sonra, siz ne yaparsanız yapın. Biz bütün verelim, siz bacağını dışarıda kesersiniz.”
18 YILDA DEĞİŞEN YOK
Doktor Ülkümen Rodoplu, şöyle sordu:
“17 Ağustos Marmara Depreminin üzerinden tam 18 yıl geçti.
Ne öğrendik ? Aklımızda ne kaldı ?
Ders aldık mı ?
Şimdi, aynı büyüklükte deprem olsa ne olur ?
Hazır mıyız ?”
Devam etti: “Bu sorular uzar gider. Hepsinin aslında bir tek yanıtı var: Türkiye’de hiç kimse 25 bin kişinin hayatını kaybettiği Marmara Depremi’nden gerekli dersler almadı. Evet, hepimiz bu konuda sorumluyuz. Kadercilik deyin, umursamazlık deyin. Ne derseniz deyin; gereken dersi almadık. Aslında, son birkaç ay içerisinde doğa bize bir fırsat tanıyor. Çanakkale’de, Karaburun’da, bugünlerde Bodrum’da, Milas’ta. “Hadi artık, aklınızı başınıza toplayın. Bir yerlerden başlayın. Hazır olun” diyor. Ne kadar dikkate aldığımız ortada.”
KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLAYALIM
Doktor Rodoplu, konferansta sözlerine şöyle devam etti: “Depreme hazırlık için en önemli adım, toplumsal duyarlılıktır. Depremin bir doğa olayı olduğunu kabul ederek, bununla baş edebilmek için, doğaya hükmedebilmek için bilime ve bilimsel gerçeklere inanmak zorundayız. Deprem ve diğer afetlerle yaşamak zorundaysak bu konunun okullarımızda ders olarak ele alınması gerekmektedir. Deprem öldürmez, binalar öldürür. Kentlerimizi inşa ederken, kentsel dönüşümü yaparken, sağlam binalar, sağlam yapılar yanında, nefes alabileceğimiz, deprem sonrası toplanabileceğimiz alanlar yaratmalıyız. Başta hastaneler olmak üzere, tüm kamu binalarının depreme dayanıklı olması gerekmektedir. Bunu, hemen şimdi yapmalıyız.”
KORUNMA VE İLKYARDIM
Konferans konuşmasında Dr. Rodoplu şunları anlattı:
“Herkesin kendi afet eylem planı olması gerekir”. İster evde, işyerinde, okulda olun, ister yolda ya da aracınızın içinde olun, yaşadığınız ve bulunduğunuz ortamlarda deprem ya da bir başka afet anında ne yapacağınızı, nereye saklanıp, nereye kaçacağınızı önceden düşünün. Eğer eviniz ve evinizin bulunduğu zemin sağlamsa, o zaman evde kalabilirsiniz; ancak başınızı, yüzünüzü korumalısınız. Eviniz ve zemin sağlam değilse, binanın kuvvetli bir depremde yıkılma olasılığı varsa, ya binayı terk etmek ya da bina içinde çamaşır makinesi, çelik kasa, bulaşık makinesi, sağlam koltuk takımı, mutfak tezgahı gibi dayanıklı eşyaların önüne sığınmak, yan yatıp, cenin pozisyonunda kalıp, sarsıntının geçmesini beklemek sizi kurtarabilr. Marmara, Düzce, Dinar, Van Erciş depremlerinde tamamen yıkılan binalardan sağlam olarak çıkarılan kişilerin bu tür eşyaların yanına sığındığına tanık olduk.
Pencereden atlamak hem riskli, hem de binanın üst katlarından düşebilecek eşyalar, malzemelerin yaratacağı tehlike nedeniyle önerilmemektedir. Apartman boşlukları, merdiven boşlukları, asansörler, balkonlar deprem sırasında en tehlikeli alanlardır.
Evlerimizde bulunan eşyalar da bizleri yaralayabilir. Cam vitrinler, dolaplar, mutfaklarımızda bulunan, tezgah üstü dolaplar devrilip bizleri yaralayabilir. Bunların duvara sabitlenmesi, olası birçok yaralanmayı önlemeye yeter.
İlkyardım, herhangi bir hastalık ya da kazadan sonra olay yerine sağlık personeli gelene kadar ya da hastanın kendi olanaklarıyla sağlık kuruluşuna varmasına kadar geçen sürede yapılan girişimlerdir. Bu girişimler ilaçsız ve tıbbi araç gereç yardımı olmadan yapılırlar. Deprem sonrası profesyonel yardım gelene kadar geçen zaman, insan yaşamı için çok değerlidir. “Altın saatler” denilen bu zaman diliminde temel ilkyardım uygulamaları hayat kurtarır; ilkyardım bilenler kendi yakınlarına yardımcı olabilirler. Deprem sonrasında iki temel konu çok daha fazla önem kazanmaktadır: Kanamalar ve kırık–çıkık-ezilmeler. Toplumda her bireyin, bu yaralanmalarda uygulanması gereken ilkyardım yöntemlerini öğrenmesi önemlidir. Elimizin altında bulunan sert mukavvalar, güneşlikler, kapılar, temiz bir bez parçası, bir kravat ya da bir eşarp ilkyardımda kullanılabilecek malzemelerdendir. Deprem sonrası ilkyardımın amacı, yaralı ve hastaların, profesyoneller olay yerine gelinceye kadar, genel durumunun olağan halde tutulmasıdır.”
DEPREM ÇANTASI
Rodoplu, deprem çantası ile ilgili olarak ta şunları anlattı:
“Nedir, neden ihtiyaç vardır ? Deprem çantasının üç amacı vardır:
Deprem olgusunun bir doğa olayı olduğunu bizlere anımsatır. Her sabah evden çıkarken, deprem çantamızı kapımızın hemen girişinde, araba bagajımızda gördüğümüzde deprem gibi bir doğa olayı ile kolayca baş edebileceğimizi anımsar ve korkularımızı yenebiliriz. Bu duyguyu çocuklarımıza ve yakınlarımıza da verebiliriz.
Deprem sonrasında, sarsıntı geçti. Bulunduğumuz yerden kalkıp, telaşlanmadan evi terk ederken deprem çantamızı da yanımıza aldık. Çocuklarımız da kendi çantalarını aldı. Evimiz kullanılamayacak durumda. Hatta, yıkıldı. Girmemiz de hem tehlikeli, hem de yasaklandı. İşte, bu üç-beş gün boyunca en çok gereksinim duyduğumuz eşyalarımız çantada.
Deprem çantasında ilkyardım malzemeleri varsa, komşularımızı, yakınlarımızı kurtarmaya yarar.
Deprem Çantası İçeriği: Bana aittir (su ve yiyecek koymuyoruz. Kızılay bunu en iyi şekilde yapmaktadır)
Fener
Düdük
Radyo
Yedek piller
Yedek ayakkabı
Kazak
Eldiven
Çok amaçlı çakı
Tuvalet kağıdı
Sabun
Diş fırçası ve macunu
Lens solüsyonu
Kitap
Okuma gözlüğüm
Yedek ilaçlar
Ev tapusu fotokopisi
Nüfus cüzdanı fotokopisi
Kredi kartı
Kalem, kağıt
Birkaç gün yetecek miktarda para
İlkyardım Çantası (boyunluk ilaveli).”
PLAKET VE FLAMA
Konferansa başlarken Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, Dernek Başkanımız Doktor Ülkümen Rodoplu’ya “Atatürk ve Yalova” isimli kitabı hediye etti. Ayrıca, “Yürüyen Köşk’ün yapılmasına neden olan tarihi çınar ağacına ait olan bir yaprağın aslını takdim etti. Doktor Rodoplu da Vefa Salman’a HİASD Flamamızı takdim etti.